Soğuk savaştan sonra terör dünyanın en önemli problemi oldu. Türkiye, dışarıdan da desteklenen terörün en vahşisini, soğuk savaş sırasında ve sonrasında çok acı örnekleriyle yaşamış, neredeyse son 40 yılını terörle mücadele ile geçirmiştir. Kaybettiği 40 bine yakın insanın yanı sıra, bunca yıl kaynaklarını da terörle mücadeleye ayırmak zorunda kalmıştır. Bu dönemde, hiçbir ayrım gözetmeksizin, terörün her çeşidinin, herkes için, ülkeler ve insanlık için tehlike olduğunu her ortamda anlatmaya çalışan Türkiye nin söyledikleri, ancak 11 Eylül vahşetinden sonra görülebilmiştir.

Terör her gün daha da tırmanmakta. Gelişen teknoloji ile çok kısa zamanda durdurulamayacak bir boyuta ulaşması da an meselesi. Bugün şahısların, grupların yanısıra devletlerinde terörist olmaları bahse konu. Terör her gün geliştiğine göre onun ile mücadelede bir yanlışlık olduğu akla geliyor. Tabii ki bu yanlışlığın çözümü matematikte olduğu gibi 2 x 2 = 4 gibi yalın değil ama akla gelebilecek ilk husus gelir dağılımındaki çarpıklığın düzeltilmesi olabilir. Gelirler arasında elli misliyi aşan farklılıkların olduğu, milyarlarca insanın nerede ise aç olduğu , bir dünyada kuvvet kullanarak teröre mani olmak imkansız görünüyor. Ondokuzuncu asırdaki koloni düzeninden, yirminci asırda, geliştirilen ekonomik hakimiyet düzenine geçildi. Yirmibirinci asırda bunların zor kullanılarak yürütülemiyeceği görülmeli. BU DURUMDA , TERÖRÜ BİTİRMEK İSTİYOR İSEK , YAPILMASI GEREKEN BÜYÜK SİYASİ VE EKONOMİK GÜÇLERİN BİRAZ KANAATKAR OLUP DAHA ADİL BÖLÜŞMELERE RIZA GÖSTERMESİDİR. Dünya siyaset ve ekonomisine hakim olan güçlerin demode metotları bir kenara bırakıp karşılıklı hoşgörü ve anlaşmaya dayalı yeni "adil ve kalıcı" dünya düzenini kurmaya muktedir olduklarına inanıyoruz. Böylece kurulacak yeni dünya düzeninde kuvvetle sağlanmaya çalışılan istikrar , huzur ve sulh içinde sağlanabilecektir.

Böyle bir girişimin başarıya ulaşacağına inanıyor ve böyle bir girişimde de vazifeye hazır olduğumuzu belirtmek istiyoruz.

Saygılarımızla,
Diriliş Gurubu